Oldboy'da başrol Josh Brolin'in

Park Chan-wook'un muhteşem filmi Oldboy'un Amerikan versiyonu çok yakında çekilecek ve başrolü de Josh Brolin oynayacak. Doğrusunu isterseniz böylesi uyarlamalar hep kötü sonuç vermiştir ve Oldboy için de aynı kaygıyı taşıyorum. Ama kameranın arkasına Spike Lee geçeceği için tamamen umutsuz da değilim. Hatta ilk plandansa ( ki o plana göre Steven Spielberg başrolde Will Smith ile çekecekti ) bu yeni kadroyu tercih ederim. Bu arada filmin kötü adamı için arayışlar sürüyor. Christian Bale'e bir teklif gitmiş ama henüz yanıt gelmemiş.

Günün Trailer'ı: The Artist

Michel Hazanavicius'un Cannes'da gösterilen siyah beyaz - sessiz filmi The Artist bir hayli sükse yapmıştı. Başroldeki Jean Dujardin de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı hatta. FilmEkimi'nde izleriz diye düşünüyorum açıkçası. O zamana kadar trailer ile idare ediverin bi zahmet.

The Lady'nin afişi Shepard Fairy'den

Luc Besson'un çektiği Aung San Suu Kyi filmi The Lady'nin afişi Shepard Fairy'den geldi. Filmle ilgili ayrıntı isteyenler buraya bakabilir. Toronto Film Festivali'nde ilk kez izleyiciyle buluşacak filmin yukarıdaki afişi aslında Shepard Fairey'nin daha önce tasarladığı Aung San Suu Kyi afişinden yola çıkan bir çalışma. Orijinal afişi de aşağıda görüyorsunuz.

Günün Trailer'ı: The Rum Diary

Hunter S. Thompson'ın aynı adlı kitabından uyarlanan ve büyük ölçüde otobiyografik özellikler taşıyan The Rum Diary merakla beklediğim filmlerden biri. Film Venedik veya Toronto'da gösterilmeyecek ama Ekim sonunda gösterime çıkacak. Biz de umarız fazla gecikmeden izleriz.

Toronto'nun rock belgeselleri

Önümüzdeki günlerde başlayacak Toronto Film Festivali'nde birbirinden ilginç, heyecan verici belgeseller izleyiciyle buluşacak. Cameron Crowe'un Pearl Jam hakkındaki belgeselinden daha önce de söz etmiştim hatırlarsanız. Pearl Jam Twenty'nin yanısıra Toronto'da gösterilecek belgesellerden biri de Jonathan Demme'nin Neil Young konser filmi olacak. Bu Demme'nin üçüncü Neil Young konser filmi. Demme daha önce de Neil Young: Heart of Gold ve Neil Young Trunk Show adlı filmleri çekmişti. Toronto'da izleyici karşısına çıkacak bir diğer belgeselse Davis Guggenheim imzalı From The Sky Down. U2'nun hikayesini anlatan film tahminen yılın en çok ses getirecek rock belgesellerinden biri olacak.

Terrence Malick arayı kapatıyor!

40 yılda 5 film çeken Terrence Malick son 2 yılda tempoyu iyice artırdı ve yukarıdaki başlığı hak etti. Cannes'da Altın Palmiye alan The Tree of Life'ın ardından adı belli olmayan yeni filmini de bitiren Malick şimdi de bir diğer filmin hazırlıklarına girişti. Ben Affleck, Christian Bale, Jessica Chastain, Rachel McAdams ve Rachel Weisz gibi oyuncuların rol alacağı ve yine adı belli olmayan bu filmin dışında Malick'in Imax salonlarda gösterilmek üzere çektiği bir de belgesel filmi var. Voyage of Time adlı belgeselin seslendirmesini ise Brad Pitt üstlenecek.

Hammer'ın büyük kaybı

Biraz geç de olsa bildirmeyi görev bilirim. Hammer Stüdyolarının birçok önemli filmine senarist olarak imza atan Jimmy Sangster 83 yaşında hayata veda etti. 19 Ağustos'ta ölen Sangster'ın filmleri arasında Dracula, The Curse of Frankenstein, Mummy, The Nanny, The Fear In The Night ve Paranoiac gibi korku filmlerini sayabiliriz. Sangster 1990 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide şunu söylemişti: "Şimdi bir anda kült oluverdim ama bu sadece 5 filmle oldu. 2 Frankenstein, 2 Dracula, bir de Mummy."

Günün Trailer'ı: Carnage

Venedik Film Festivali'nde görücüye çıkacak filmlerden biri de Carnage. Roman Polanski'nin imzasını taşıyan film Yasmina Reza'nın Le Dieu du Carnage adlı tiyatro eserinden uyarlandı. Reza son 20 yılın en ünlü tiyatro yazarlarından biri ve oyunları dünyanın dört bir yanında oynanıyor. Türkiye'de Sanat adlı oyununu izlemi,ştim ve hiç fena bulmamıştım. Öte yandan Polanski de tiyatroya hiç uzak bir yönetmen değil malum. Ölüm ve Genç Kız'ın sinema uyarlaması çok ses getirmese de beğenilmişti. Tabii Polanski kariyerinin ilk yıllarındaki formundan uzak uzun bir süredir. Son büyük fişmi Chinatown bana sorarsanız. Ama Polanski Polanski'dir ve üstelik bu sefer elinde Jodie Foster, Kate Winslet, Christoph Waltz gibi Oscar ödüllü üç aktör ve bir John C. Reilly gibi son derece yetenekli bir oyuncu var.

Günün Trailer'ı: Trishna

Michael Winterbottom'ın 9 Eylül'de Toronto Film Festivali'nde ilk kez görücüye çıkacak yeni filmi Trishna aslında Thomas Hardy'nin Tess of the D'Urbervilles adlı romanının bir uyarlaması. Romanı okuyanlar ya da Polanski'nin Tess'ini hatırlayanlar bu kez bir hayli şaşıracaklar sanıyorum zira Winterbottom öyküyü Hindistan'a taşımış. Başrolde de Slumdog Millionaire ve You Will Meet A Tall Dark Stranger ( Woody Allen ) gibi filmlerle yıldızı parlayan Freida Pinto üstleniyor.

Yeni Blade Runner'ı Ridley Scott çekecek

Gerçi bu ne kadar iyi bir haberdir, bilemiyorum. 1982 tarihli Blade Runner muhtemelen Ridley Scott'ın en iyi filmi. Philip K. Dick uyarlamaları içinde de en iyisi olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde. Hatta film en iyi bilim-kurgu filmlerinden biri, hiç şüphe yok. Ama son yıllarda Ridley Scott eski gücünden çok uzak. Çektiği her filme şüpheyle yaklaşmaya başladım. Blade Runner'ın yeni versiyonunu ( ki bir yeniden çevrim değil, devamı ya da öncesi olacak ) Ridley Scott değil de, örneğin Neill Blomkamp ya da Gareth Edwards çekecek deselerdi çok daha fazla heyecanlanırdım. Herneyse, seneye biliyorsunuz Ridley Scott'ın Alien'dan hareketle çektiği yeni filmi Prometheus gösterime çıkacak. Yeni Blade Runner'ın çekimleri ise ancak 2013'te başlayacak.

Soderbergh'den Magic Mike

Ya tatildeydim, ya da başka bir alemde, Soderbergh'in yeni bir filmin hazırlıklarına koyulduğunu kaçırmışım. Ama üzülmeyiniz, meseleye eğilmiş bulunmaktayım. Gerçi daha yeni Contagion bile suyüzüne çıkmadı ama olsun. Efendim, anladığım kadarıyla Steven Soderbergh şu sıralar oyuncu Channing Tatum'un kişisel deneyimlerine dayanan bir senaryoyu beyazperdeye aktarmaya hazırlanıyor. Magic Mike adlı film erkeklerin çalıştığı bir striptiz kulübünde geçen olayları konu edinecek. Başrollerdeyse Channing Tatum, Matthew McConaughey ve Alex Pettyfer gibi isimler yer alacak. Bu vesileyle Hollywood'un yeni kuşak seks sembollerinden Tatum'un da bir zamanlar striptiz yaparak hayatını kazanmış olduğunu öğrendik.

Günün Afişi

William Shakespeare'in aynı adlı oyunundan beyazperdeye uyarlanan Coriolanus'un yeni posterinde Ralph Fiennes ve Gerard Butler kafa kafaya vermiş durumda. Üstadın az bilinen piyeslerinden biri olmakla beraber üzerinde en çok durulan eserlerinden biridir Coriolanus. Bertolt Brecht'in de kendince bir uyarlaması vardır ve açıkçası Türkiye'de, özellikle amatör tiyatro çevrelerinde Shakespeare'inkinden daha çok sahnelenmiş olabilir. Uzatmayayım, Berlinale'de prömiyer yapan film yıl sonuna doğru vizyona girecek.

Günün Trailer'I: Limelight

1980'lerde New York gece hayatının nabzını tutanlardan biri olan Peter Gatien, Tunnel, Limelight, Palladium gibi popüler mekanların sahibi ve işletmecisiydi. Adını bu mekanların birinden alan Limelight hem Gatien'in hikayesini hem de o yılların kulüp ortamını anlatıyor. Billy Corben'in imzasını taşıyan belgeselde birisinin dediği gibi  "Müzikli Caligula" olarak tarif edilen Limelight house, techno gibi birçok müzik türünün de doğduğu mekan olarak biliniyor.

The Big Lebowski buluşmasından kısa bir bölüm

Amerika'da çeşitli kentlerde düzenlenen bir Lebowski Festivali olduğunu biliyor muydunuz? Şimdi biliyorsunuz en azından. Bu festivallerin en sonuncusu geçenlerde New York'ta yapıldı ve filmin oyuncu kadrosu yıllar sonra tekrar bir araya geldi. Harika bir muhabbet dönmüş sahnede. İzleyebildiğim kadarına acayip güldüm doğrusu ve ilk fırsatta tamamını izleyeceğim. Buraya da kısa bir bölüm koydum, ki siz de mahrum kalmayın ve bir şekilde tamamını bulup izleyin. Bu arada New York'taki buluşmanın sebeplerinden biri de The Big Lebowski'nin blu-ray versiyonunun piyasaya çıkışı oldu.

Steve McQueen'den yeni film

İlk filmi Hunger ile bir anda favori sinemacılarım arasına giren Steve McQueen'in ikinci filmi Shame önümüzdeki günlerde Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan için yarışacak. Açıkçası kazanırsa hiç şaşmam, bunu da yazın bir kenara. Öte yandan McQueen yeni filmi için de çalışmalara başlamış durumda. Solomon Northop'un 1853 tarihli otobiyografisinden uyarlanan filmin adı Twelve Years a Slave olacak. Başrolünü Chiwetel Ejiofor ( en son Salt ve The Shadow Line'da izlemiştik ) üstlenecek ve yapımcılığını da Brad Pitt yapacak. Merakla beklediğimi söylemem gerek yok herhalde.

Günün Filmi

Morgan Spurlock'ın son filmi The Greatest Movie Ever Sold, Hollywood'da son yıllarda gitgide artan "ürün yerleştirme" çılgınlığını mercek altına alıyor. Eğlenceli üslubu ve inatçı kişiliğiyle günümüzün en ilginç belgesel yönetmenlerinden biri olan Spurlock bir kez daha filmin başrolüne kendini yerleştirmiş resmen kapı kapı dolaşarak filmini satmaya çalışmış. Aslında filmin konusu tam da bu: Hollywood'da bir filmi çekebilmek için gerekli bütçeyi toparlamak ve bunun için de kapı kapı dolaşarak reklam anlaşmaları bağlamak. Sonuçta Spurlock aralarında Mini Cooper, Hyatt, Pom Wonderful, JetBlue, Sheetz gibi markaların da bulunduğu 12 markayla anlaşarak filmi bitiriyor. Tabii bu sırada yaptığı görüşmeler, telefon konuşmaları, pazarlıklar, anlaşmazlıklar ve sektör içi araştırmalar, hepsi kayıt altına alınıyor ve bunların büyük bir kısmı da aslında filmi oluşturuyor. Yer yer çok komik, yer yer de gerçekten akıl karıştırıcı bir film The Greatest Movie Ever Sold. Bazı filmlerin gerçekten de nasıl sadece reklamları taşımak için üretilmiş araçlar olduğunu anlıyorsunuz. İki saat boyunca izlediğiniz şeyin bir film değil de uzun bir reklam kuşağı olduğunu fark etmek hiç de iyi gelmiyor. Ne yazık ki Hollywood'un gerçeği bu artık. Her ne kadar J.J. Abrams "I tell a story, I don't sell it" ( Hikayeyi anlatıyorum ben, satmıyorum ) dese de çekilen filmi reklamlarıyla donatmak isteyen sayısız marka ve bu markalara aracılık etmeye gönüllü daha da kalabalık bir reklamcı, medya planlamacı vesaire ordusu var. Bu anlamda The Greatest Movie Ever Sold işlerin nasıl yürüdüğünü anlamak açısından son derece önemli bir film.

Son olarak, ben de filmin ruhuna uygun bir şey yapacağım ve filmi izlediğim süre boyunca bana eşlik eden markaları sıralayacağım. Filmi Mackintosh marka bilgisayarımda izledim. Bir kaç ay önce klavyesi bozulduğu için yeni bir klavye almıştım ve onun markası da Logitech. Bilgisayara bağladığım ses sistemi Altec Lansing, filmlerimi depoladığım harici disk ise Western Digital. Notlarımı tuttuğum defter Moleskine, kalemlerim ise Muji. Filmin başlarında içtiğim viski Jim Beam Black, sonlara doğru içtiğim gazoz Çamlıca. Masamda duran ve arada bir serinlemem yardımcı olan kolonya Paşabahçe'den. İçtiğim sigara Lucky Strike, çakmağım Cricket. Filmi üzerimde Adidas şort ve ayağımda Crocs terliklerle izledim. Masam Adnan Serbest'ten ve masa lambam Ikea. Tüm bu saydıklarımın sadece 1 metrekarelik bir alan içinde bulunan markalar olduğunu da hatırlatmak isterim.

Güzel İşler

Arada bir size Güzel İşler başlığı altında internette dolaşırken rastladığım film afişlerini gösteriyorum. Bunlar genellikle özel tasarımlar oluyor ve istenirse satın da alınabiliyor. Bugünün Güzel İşler'i ise David O'Daniel imzalı. Satın almak isteyenler şu adrese müracaat edebilir.

Johnny Depp'in filmi yarım mı kaldı?

Disney'in Ekim ayında çekimlerine başlanacak The Lone Ranger adlı filmi bütçe problemleri sebebiyle durdurduğu açıklandı. Gerçi bu konuda resmi bir açıklama yok anladığım kadarıyla ancak 250 milyon dolarlık bütçenin indirilmesi için girişimler yapıldığı fakat bir türlü gerekli indirimin sağlanamaması yüzünden filmin dondurulduğu dedikoduları medyaya düşmüş durumda. Filmde başrolleri Johnny Depp ve Armie Hammer ( The Social Network'den tanıyoruz kendisini ) paylaşacaktı ama şimdi ne olur, Depp yeni bir filme başlar mı, yoksa hala bir umut ışığı var mı, bilemiyorum. Aslında yapımcılığını Jerry Bruckheimer'ın, yönetmenliğini ise Gore Verbinski'nin üstleneceği filmin ( neredeyse tam kadro Karayip Korsanları ) gişesinin bir hayli yüksek olacağını tahmin etmek zor değil ama demek ki 250 milyon dolar yine de fazla geliyor.

Contagion'ın karakter afişleri yayınlandı

Steven Soderbergh'in son filmi Contagion önümüzdeki günlerde Venedik Film Festivali'nde gösterilecek. Filmin yıldızlarla dolu bir kadrosu var ve anlaşılan her birini hoş tutmak için de bol miktarda karakter afişi tasarlamışlar. Dikkat ederseniz 6 oyuncunun 3'ü Oscar ödüllü ve bu ödüllü isimlerin hepsi de kadın!

Günün Trailer'ı: Pearl Jam Twenty

Cameron Crowe filmlerinde müziği en iyi kullanan sinemacılardan biri. Üstelik eski bir Rolling Stone yazarı. Yani Pearl Jam'in belgeselini herhalde ondan iyi kimse çekemezdi. 10 Eylül'de ABD'de vizyona girecek olan Pearl Jam Twenty heyecanla beklediğim filmlerden biri. Trailer da, özellikle David Lynch'in katkılarıyla, hiç fena olmamış.

Günün Afişi

Bugün size 1994 tarihli Kevin Smith filmi Clerks'ün yeni tasarlanmış bir afişini sunuyorum. Ben beğendim açıkçası ve görmenizi istedim. Afişi tasarlayan Tim Doyle ve aynı afişin bir de siyah beyaz versiyonu var.

Şimdiki Zaman için geri sayım başladı

Tatil dönüşü e-postalarımı gözden geçirirken sevgili Haşmet Topaloğlu'ndan gelen bir mail dikkatimi çekti. Kısa ve belgesel filmleriyle tanıdığımız Belmin Söylemez'in ilk uzun metrajlı kurmaca filmi Şimdiki Zaman'ın 2012 yılında vizyona gireceği hakkında bir haber yollamış Haşmet. Başrollerini Sanem Öge, Şenay Aydın ve Ozan Bilen'in paylaştığı film şu sıralar montaj aşamasında. Haşmet'in yolladığı bültende filmin konusu bakın nasıl özetlenmiş.

İşsiz ve bütün bağları kopmuş… Mina’nın yeni bir hayata ihtiyacı var ama nasıl? Umudu kaçmakta bulur; Amerika’ya gidip yeni bir hayata başlamakta. Para biriktirmek için bir kafede kahve falı bakmaya başlar. Fal bakar para kazanır; fal bakar dertlerini paylaşır. Ancak kendi falında gerçekten de yeni bir hayat var mıdır?

Filmin çekimlerinin son günü seti ziyaret etmiş biri olarak merakla beklediğimi itiraf etmeliyim. Şİmdiden tebrik ve başarı dileklerimle...